Alman Devletinin Demokratik Faaliyet Yürüten Kurumlara ve Türkiyeli Devrimcilere Yönelik Baskınları Yasadışıdır.
18 Aralık sabahın erken saatlerinde, Alman polisi Köln’de
bulunan Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği binasına ve farklı şehirlerdeki 5
eve baskın düzenledi. Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği’ne kapıları kırarak
giren polisler içerde saatler süren arama gerçekleştirdiler. Baskın sonucunda
kimse gözaltına alınmadı ancak ciddi maddi hasar meydana geldi ve tüm
elektronik cihazlara, kitaplara, dergilere ve Grup Yorum CD’lerine el konuldu.
Bu süre zarfında dernekte bulunan Eda Deniz Haydaroğlu, Berfin Özder, Veli Eren
ve Azad Mehmet Gömül saatlerce ters kelepçeli olarak tutuldu. Bunun kişilere
eziyet etmekten başka bir amacı olmadığı açıktır.
Bu baskıların ve baskınların Türk faşizmiyle yakın işbirliği
sonucu olduğuna hiç şüphe yoktur. Bu bağlamda, sözde terörle mücadele maddesi
129 a/b'nin kaldırılmasını bir kez daha talep ediyoruz. Çünkü burada teröre
maruz kalanlar devrimcileridir. Ve terör uygulayan da şüphesiz Alman
emperyalizmidir.
Alman devleti neden Türkiyeli devrimcilere karşı terör
uyguluyor?
Bu soruyu cevaplamak için bağlantıları görmek gerekir.
Almanya'da bu tür bir baskını haklı veya gerekli kılacak hiçbir şey olmamıştır.
Ancak faşist Türk devleti, süresiz açlık grevinde devrimci tutsakların arka
arkaya kazandıkları zaferleri kabul etmek ve taleplerini yerine getirmek
zorunda kalmıştır. Türkiye devleti buna karşı hazımsız ve tahammülsüzdür.
Türkiye faşizmi, S, R ve Y tipi hapishaneler politikasından da istediği sonucu
alamamanın hazımsızlığını yaşamaktadır. Tüm baskılara, uyguladıkları en ağır
tecrite rağmen devrimci tutsaklara terciti kabul ettiremedi, boyun eğdiremedi.
Üstelik kuyu tipi hapishanelere karşı direniş giderek büyümeye devam etti.
Bugün Türkiye’nin birçok hapishanesinde, kuyu tipi tecrit işkencesine karşı
süresiz açlık grevi ve ölüm orucu eylemleri devam ediyor. Bu direnişler
yalnızca kuyu tipi tecrit işkencesine karşı değil halka yönelik tüm saldırılara
karşı halk için bir umut olmaya devam ediyor. İşte bunun hazımsızlığı
içindeler. Bu direniş yalnızca Türkiye faşizmini değil Alman emperyalizmini de
rahatsız ediyor. Çünkü kuyu tipi hapishaneler asıl olarak emperyalizmin
politikasıdır. Kuyu tipi hapishaneler emperyalizmin “ya düşünce değişikliği ya
ölüm” dayatmasının bugün Türkiye’de somutlanmış biçimidir. Bu nedenle, bu
politikanın başarısız olması Alman emperyalizmini de rahatsız ediyor. Bugün
Almanya’da yaşanan bu saldırı işte bunun sonucudur. Bu baskınla Alman
emperyalizmi, Türkiye faşizmiyle işbirliği yaparak, Türkiye'de direnen devrimci
tutsaklardan ve Almanya bu direnişi sahiplenen, devrimci tutsaklarla
dayanışmayı büyüten, onların sesini tüm dünyaya duyurmaya, kuyu tipi tecrit
işkencesini teşhir etmeye çalışan Türkiyeli devrimcilerden intikam almayı
amaçlamaktadır.
Ve biz Anti-Emperyalist Cephe olarak Alman emperyalizmini ve
Türk faşizmini uyarıyoruz; Türkiyeli devrimcilere yönelik yasadışı
faaliyetlerinize, demokratik faaliyet yürüten kurumlara yönelik hukuka aykırı
baskınlarınıza, komplo girişimlerinize son verin.
Bu tür baskılarla anti emperyalist, anti faşist mücadelemizi
engelleyemezsiniz.
Bundan sonra da devrimci tutsakları, Filistin halkını,
Venezuela'yı destekleyeceğiz, NATO'ya karşı mücadeleye devam edeceğiz.
Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği yalnız değildir!
129’a/b maddesinin kaldırılsın!
BKA ve Gizli Servislerin Yasadışı Faaliyetlerine Son
Verilsin!
Kahrolsun Emperyalizm ve Faşizm, Yaşasın Mücadelemiz!
Anti-Emperyalist Cephe

